Ara vermenin değeri

Çocukluğumuzda çalan zil sesi ile çıktığımız teneffüslerden sonra düzenli ara vermeyi unuttuk. Aralıksız koşuşturmaların bir kıymık kadar olan saniyelik aralarında bile yine aralıksız ve sonu gelmeyen sosyal medya paylaşımlarının esiri olduk.

Gerçek ve uydurma aralar

"Kafa dağıtmak için be abi" diye bahaneler ürettik, yalan da değildi. Kafa denen şey bir yerde derli toplu bilgi ve akıl iken, dikkat denilen ip kopunca tespih taneleri gibi dağılmış oluyordu.

Haksızlık etmeyelim, bizler kadar 7/24 esaslı çalışmayı öven, daha müreffeh bir yaşam için hiç müreffeh olmayan yoğunlukları gurur kaynağımız yapan, filanca ofisin ışıklarının sabaha kadar yanmasından anlam çıkaran bir atmosferde ara veremiyor olmanın tek sorumlusu da bizler değiliz.

Bu nedenle ara vermek bizler için daha da kritik nitekim aralıksız çalışma kültürü tıpkı bir çok yoğun şeritte yol almaya çalışmak gibi! Beynimizi de her an hızla kullanıyoruz. Tıpkı yorgun düşen bir arabanın benzinliğe ihtiyaç duyması gibi, ara vermek de zihnimizi dinlendirmek için bir fırsat. Ama bu noktada da devreye "gerçek aralar" ve "uydurma aralar" giriyor. Peki nedir bunlar?

Gerçek bir ara, zihnimize reset atmamıza imkan tanır. Kısa bir yürüyüş, bir kahve molası, hatta sadece pencereyi açıp temiz havayı içimize çekmek... Bunlar zihinsel tazelenme sunar. Ancak uydurma aralar, sosyal medyada kaybolmak, bir yandan çalışıp bir yandan başka işlere odaklanmak, aslında aramızın olmadığı aralardır.

Herkes İçin Faydaları

Ara vermek sadece yetişkinler için değil, çocuklar için de hayati önemde. Özellikle de disleksi gibi öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için bu daha da kritik. Neden mi? Çünkü disleksiye sahip çocuklar genellikle uzun süre aynı göreve odaklanmada zorlanırlar ve bu da zamanla sıkılmalarına, motivasyonlarını kaybetmelerine neden olur. Düzenli verilen molalar, bu çocukların sıkılmadan ve daha etkin bir şekilde öğrenmelerini sağlayabilir.

Ara vermek sadece zihinsel dinlenme değil, aynı zamanda motivasyonu da artıran bir güçtür. Düzenli aralar, beyni rahatlatırken, öğrenme sürecine tekrar döndüğümüzde taptaze bir enerjiyle çalışmamızı sağlar. Özellikle disleksi gibi öğrenme zorluklarıyla mücadele eden çocuklar için bu molalar, başarıya giden yolda küçük ama etkili adımlardır.

Ara vermeyi unutmamalı, aksine onu günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası yapmalıyız.

Nasıl ara vermeliyiz

Tabii ki, aralar her ne kadar önemli olsa da, bu araların bir sınırı olmalı. "Aklımıza estiği zaman" değil, planlı ve süreli molalar vermek, asıl faydayı sağlar. Bir mola süresiz olduğunda, tekrar işe dönmek zorlaşır; aradan bir bakmışız, saatler geçmiş. İşte burada devreye Pomodoro gibi zaman yönetimi teknikleri giriyor.

Pomodoro yöntemi, 25 dakikalık odaklı çalışma blokları ve ardından 5 dakikalık kısa molalarla çalışmayı teşvik eder. Bu yöntemde bir zamanlayıcı kullanarak, çalışma ve dinlenme sürelerini dengede tutarsınız. Özellikle uzun süreli görevler söz konusu olduğunda, bu tarz teknikler hem işin monotonluğunu kırar hem de verimi artırır. Ayrıca, "arada ne kadar kaldı" diye düşünmeden, alarm çaldığında çalışmaya geri dönmek, zihninizi sürekli dinç tutar. Bir pomodoro 25+5 döngüsüdür ve bunu istediğiniz kadar tekrarlayabilirsiniz.

Disleksi gibi öğrenme zorlukları yaşayan çocuklar için de bu yöntem oldukça etkili olabilir. Zamanlayıcıyı bir oyun gibi düşünmek, çocukların çalışmaya ve ara vermeye daha motive olmalarını sağlar. Çalışma süresi dolduğunda kısa bir mola ile ödüllendirilmek, ardından tekrar işe odaklanmak, onların hem dikkati dağılmadan hem de sıkılmadan çalışabilmelerine olanak tanır.

Bu tür bir sistem, sadece çocuklar için değil, biz yetişkinler için de ideal. Çünkü işin içine düzen ve kontrol girdiğinde, hem daha az yoruluyor hem de daha çok iş başarabiliyoruz.

Tarih: 2024-10-12 20:27

Etiketler: ebeveyn