Disleksinin başı, ortası ve sonu
Çocuğumun disleksi olduğunu yeni öğrendim! Ne yapmalıyım? Bu soruyu çocuğuna disleksi teşhisi konmuş kişilerin arkadaşlarım üzerinden bana ulaşması ile defalarca duydum. Bu iki cümleden daha fazlası ile şu oluyordu: Ebeveynlerin gözlerindeki çaresizlik! Disleksi hakkında hiç fikir olmayan da vardı, herhalde teşhisi ilk duyunca internette okuduğu bölük pörçük yazılardan aklında oluşan tabloya göre biraz daha farklında olanlar da… Bugün bu yazıda bu disleksili ebeveyni olmanın “çıraklık” aşaması ile ustalık aşamasından söz edeceğim.
Çıraklık aşaması
Evet yukarıdaki durum anne babaların bu konu ile birlikte yaşama -mücadele demiyorum- etmesinin ilk ve en zor zamanlarıdır. Mücadele demiyorum çünkü bir süredir popüler olan “savaş” ya da “mücadele” metaforunun yerli yersiz her yerde kullanımının bakış açılarımıza zarar verdiğini gördüm. Nitekim, ne disleksi ne de disleksi olan birey için yapılanların bir savaş konsepti içinde olmasına gerek yoktur. Daha ziyade, sabır, dikkat ve çaba içeren bir yürüyüşe benzetmek daha gerçekçidir. Bakın “maraton” da demiyorum, çünkü kimsenin koşmasına gerek yok! Hele ki temel sorunu okuma yavaşlığı -güçlüğü veya zorluğu adına her ne derseniz deyin - yaşayan çocukların özel gereksinimlerini karşılamak söz konusun ise, hız değil dikkat birinci öncelik olmalı.
Disleksili bir çocuğun babası olarak bu konuda “ustalık” aşamasına geldim. Bunu tanımlarken çocuğumun geldiği aşamayı değil kendi duygusal aşamamdan söz ediyorum. Ustalık aşamasında ne olup biteceğine gelmeden önce çıraklık aşamasını konuşmaya devam edelim. Veli’nin çıraklık aşamasının önemli bir kısmı kendi içinde bir kaç temel aşamayı içerir.
…