Bu sorunun eski cevabı “hayır” idi. Nitekim, akademi bir yazılımı arkasında kuramsal bir geçmiş olan, hipotez sorusu mevcut ve bir soruya çözüm bulan bir konu olarak görmüyordu, kısmen haklıydı da.

Bu durum bir yazılımın ağzıyla kuş tutsa akademik değerinin olmaması anlamına geliyordu. Ancak geçenlerde Elsevier’in sitesinden tesadüfen karşılaştığım yeni bir “kampanya” artık yazılımların da akademik bir değere dönüşmesine olanak veriyor.

Ve şöyle diyor:

Yazılım geliştiriciler, genellikle normal makaleler, kılavuzlar veya kitaplar gibi proxy’lere akademik olarak tanınmakta güçlük çekerler. Yazılımın şu anda sistematik olarak tam ve eşit bir akademik öğe olarak değerlendirilmediğini düşünüyoruz. Yazılımın, bilimsel iletişim ekosisteminin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz.

https://www.elsevier.com/authors/author-resources/research-elements/software-articles/original-software-publications

Bu “Orginal Software Publications” kampanyası, bu şekilde çalışmaları olan ben de dahil bir çok kişiye umut kapısı oldu. Bu sayede hazırlanan çalışmalar yeniden ele alınabilir, değerlendirilebilir ve iyi şeylere dönüşebilir.