Biz rüzgara afet demiyoruz Japonlar ise depreme afet demiyor.
Hep bir marka müteahhit bulup şeytan diye ortaya koyup taşlıyoruz. İçimizdeki şeytanlar ise yaşamaya devam ediyor. Dün Veli Göçer bugün Ercişten Salih Ölmez, zihniyet bu olduktan sonra daha çok bina göçer daha çok can ölür. Ama rant hiç ölmez. Rantın var olduğu yerde teknoloji ancak reklam sloganı olarak kalıyor.Rüzgarın yıkabildiği yapılar da vardır. Teknoloji sayesine artık rüzgarla yıkılan yapılarda yaşamıyoruz deprem sonrası kaldığımız çadırları saymazsak. Japonların yapıları için ise depremle rüzgar arasında isim farkı dışında pek az fark var. Adamlar deprem olduğunda aşağı inmeye bile zahmet etmiyor.
Musibet kehaneti bilgelik değil şom ağızlılık olarak nitelendirilir. 14 Haziran 2011’de yayımlanmış bir yazımda şom ağızlılık yapmıştım Van için. Çok katlı yapıların gelişmişlik göstergesi olamayacağını maalesef söylemiştim. Ve söylemez olaydım felakete “hoşgeldin dediğimizi ” söylemiştim. Felaket ise geldi ve maalesef…
Bu saatten sonra söylenecek bir şey kalmadı. Zaten araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.

Siyasetçisi, deprem uzmanı, mühendisi, mimarı, stk temsilcisi, müteahhiti herkes içinde “yapı stoğu, fay hattı, etriye,beton sınıfı” diye uzayan ve bir noktadan sonra akla emare-i ihtisas olarak söylendiği hissi uyandıran bu kelimelerin bol bol geçtiği konuşmaları sarf.edecek… Bizim haddimize mı düşmüş konuşmak. Ne mühendis ne gazeteci olarak.
Sonra her zaman olduğu gibi zaman gelecek gündem değişecek ve biz kimbilir hangi konuları tartışıyor olacağız…
Ta ki yeni bir depreme kadar.
Nasılsa ahirete inanıyoruz, nasılsa ölenler şehit oluyor değil mi?
Ya kalanlar. Enkazın altında veya üzerinde sağ olarak…

Posted from WordPress for Android