KRİPTOLOJİ EFSANELERİ

En baştan belirtelim, lütfen Enigma filmini izlemiştim diye düşünmeyin. Her konuda yaptığımız gibi bu konu da Hollywood’u bilginin kaynağı olarak görmek bizi yanıltabilir. Örneğin ben kriptoloji merakıma rağmen hala Enigma’yı izlemedim. Sinemayı bir bilgi kaynağı olarak görmenin uyuşuk tabiatına dokundurmadan geçemedim. Ancak bu husus konumuz dışında olduğundan fazla teferruata inmeyeceğim.

CİFİR VE ŞİFRE

Şifre kelimesi Fransızca “chiffre” kelimesinden dilimize girmiştir. Bazı dilbilimciler de bu kelimenin Fransızcaya Arapça “cifr” (Türkçeye cifir olarak girmiştir) kelimesinden geçtiğini düşünmektedirler. Bu kelimeler üzerindeki anlambilimsel (semantik) tartışmalar bir yana, bu kelimelerin kadimliği şifreciliğin şu bizim meşhur Enigma’dan önce de var olduğunun kanıtıdır.

Evet, kriptoloji (şifrebilim) tarihin çok eski devirlerine kadar gider. İnsanlar ve özellikle yöneticiler gönderdikleri mesajların mahremiyetleri endişesi ile hayale akla hayale gelmedik teknikler bulmuşlardır. Bu teknikler tarih boyunca birikerek kriptoloji biliminin doğmasına neden olmuştur. Bu bilim matematiğin ciddi bir dalı olarak yabancı ülkelerde okutulmaktadır. Ülkemizde sivil toplumda ise yavaş yavaş ilgi görmeye başlamıştır.

Esasen insanların tarih boyunca sergiledikleri ketumiyetleri ayrı bir psikolojik inceleme konusudur ancak bu endişenin ortaya çıkardığı birçok ürün gerçekten çok ilgi çekicidir.

Eski devirlerde kralların çok önemli mesajlarını sürekli olarak hücrede tutulan bir kölenin saçı traş edildikten sonra, bu kölenin kafa derisine dövme ile yazdırdıkları, daha sonra köleyi de saçı, kafasındaki yazılar görünmeyene değin yine hücrede tutarak saçı iyice uzadıktan sonra bu köleyi mesajın muhatabına gönderdikleri, alıcınınsa kölenin saçının traş ettirdikten sonra, güvenlik açısından kölenin kafa derisini yüzdürdüğü yahut köleyi öldürdüğü anlatılır. Bu acımasız yöntem ilk kripto(gizli mesaj) örneklerinden biri olarak kabul edilebilir.

Harfler üzerinden yapılan sistemlerle oluşturulan ilk kripto sistemi ise ilk defa askeri amaçla M.Ö. 60 yüzyılda Julius Caesar (Sezar) tarafından oluşturulmuştur. Bugün dahi Sezar şifresi olarak bilinen sistem kabaca harflerin ardıl veya öncüllerini yazarak metni şifrelemektir. Mesela Elazığ kelimesi Sezar şifresine göre “Fmbaih” veya “Hkzyhg” olarak şifrelenebilir.

Osmanlıda ise bazı gizli devlet yazışmalarında kullanılan “siyakat” olarak bilinen noktasız ve harflerin deforme edilmesi ile oluşturulmuş şifre sistemi bilinmektedir. Siyakat yazı stiliyle ilgili en ilginç anekdotlardan biri ise İstambul’daki Anadolu Hisarı’nın üstten görünüşü itibari ile duvarlarının siyakat yazı stili ile “Mehmed” (yahut Muhammed) şeklinde olduğu ve bunun henüz plan aşamasındayken bilinçli hazırlandığı iddiasıdır.

Diğer taraftan cifir ilmiyle şifrebilim arasında formel olarak benzerlikler vardır. Cifir ilmi kullandığı Ebced, bast gibi yöntemlerle kriptolojiden çok kriptanalize (şifrelenmiş metinleri analiz etme yollarını araştıran bilim) benzer. Cifir ile Şifreciliğin amaçları farklı da olsa vasıfları aynıdır. İkisi de saklı olanın peşinden gitme fantezisine sahiptir ve ikisi de matematiksel yöntemler kullanır. Tuhaf gelmesin Ceffar’ların (Osmanlıca’da cifir âlimi) yazdığı kitaplarda bugün çoğu Osmanlıca bilenin şifreli yazılmış diye söylendiği birçok metin aslında matematikteki matris ve iteratif hesaplamalardır.

VE ENİGMA…

Enigma kelimesi yeniçağda neredeyse kriptoloji kelimesinden daha çok şifre bilime atfen kullanılmıştır. Filmlere dahi konu olan bu cihaz Alman Arthur Scherbuis tarafından geliştirilmiş bir şifreleme makinesidir. İkinci dünya savaşı sırasında Almanlar Enigma ile oluşturulmuş şifreli belgeleri çözemediler. Daha sonra bu aygıt İngilizler tarafından bulundu ve Alman şifreleri çözüldü. Ancak İngilizler akıllıca davranarak aslında deşifre ettikleri belgelerde çık önceden öğrendikleri savaşı Almanların şüphelenmemesi amacıyla bile bile kaybettiler. Daha sonra kendilerini hiç ele vermeden devam eden İngilizler bu savaşı lehlerine çevirdiler.

Bu olay vuku bulduğu günden bu yana kriptolojinin önemi bağlamında insanların kafasında bir efsane gibi şekillenmiştir, hâlbuki şifrebilim Enigma’dan önce de mevcuttu ve günümüzde daha akıl almaz sistemlerle devam etmektedir. Nitekim gizlilik günümüzdeki aşırı saydam yaşama rağmen hala en büyük ihtiyaçlardan biridir.

BİLGİSAYARLA DAHİ ANCAK KIRK MİLYAR YILDA ÇÖZÜLEBİLECEK ŞİFRELER:

Gelelim günümüze, bugün usta bilgisayar programcıları alelade bir bilgisayarla dahi Enigma’nın belki de çok üstündeki sağlamlıkta şifreleme sistemleri kurabilirler. Bilgisayarın çıkması kriptolojide bir dönüm noktası olmuştur ancak gitgide daha çözülmez sistemler oluşturulmaya başlanmıştır. Aslında çözülemeyecek şifreli metin yok gibidir ancak bazı şifreleme sistemleri o derece güçlüdür ki bunu çözmek için alternatifleri birer birer denenecek sistemler günümüzdeki en hızlı bilgisayarlarla dahi bir insan ömründen daha kısa sürede işlemi bitirememektedir. Şifreleme sistemlerinin sağlamlık birimi bit olarak ölçümlenir, 128 bit, 32 bit gibi. Bu sistemlerin birçoğu Amerika’daki sivil kuruluşlar tarafından üretilmektedir, ancak belirli bir bit değerinin üstündeki sistemlerin Amerika dışına satışı Amerikan yasalarınca yasaklanmıştır. İşte bu sistemlerden birinin oluşturduğu şifrenin kırılması için denecek alternatiflerin denenmesi en güçlü hesaba göre bilgisayarlarla dahi kırk milyar yılı aşmaktadır.

Bu sistemler genellikle istihbarat ve askeri alanlar gibi kamu güvenliği ilgilendiren amaçlar için kullanılır ülkemizde ASELSAN da kripto sistemleri geliştirmektedir. Kripto sistemlerinin bireysel olarak kullanılasına pratik olarak gerek yoktur ancak paranoya ürünümüdür bilmem bir e-mailini göndericiden alıcıya kadar onlarca sistemden geçtiğini ve bunun kişisel mahremiyete aykırı olduğunu düşünen bazı programcılar kişisel kullanım maçalı sistemler geliştirmişleridir. PGP sistemi bunlardan biridir, siz de bu sistemi kullanarak kriptolu e-posta gönderebilirsiniz, ancak maalesef çoğu kez anlaşılmaz kodları sizin görmenize gerek kalmaz.

BU KADAR SAKLANAN NE OLABİLİR?

Netice itibariyle, belki de çok gizli bir devlet sırrını bir şekilde öğrensek bile bu bizim için hiç de şaşırtıcı bir sır olmayabilir. Bu bağlamda bazı bilgilere değer ve derinlik verenin yine devletler olduğu düşünüldüğünde elbette bazı şeyleri, hatta birçok şeyleri gizleme mecburiyeti vardır ve gizlenen şeyin ne olduğu kadar kim(ler)den gizlendiği de önemlidir. Kısa dalga (SW) kanalı çekebilen radyolarda bazen bazı uç frekanslarda günlerce aynı kelimelerin farklı kombinasyon ve adetlerde tekrarladığını duyarsınız. Bu elbette bir dil kursu değil kriptodur. Bu durum kriptolojide bilginin gizlendiği kitler unsurunu da ortaya koymaktadır.

Diyelim ki o kriptoyu da çözdünüz ve önemli bir bilgiye ulaştınız, bunun sırf sizi(ve sizin gibileri) kandırmak için yapılmış basit bir ajancılık oyunu olmadığını nereden bileceksiniz?

Suat ATAN