Can Simurg’u gördüğünde Musa bile dehşete düşer, üveyik kuşuna döner…

***

Esasen sen Simurgsun, Simurg da senden ibarettir…

***

Onu açık ararsan gizlenir, gizlilikle ararsan açığa çıkar…

Feridüddin-i Attar (Mantık-ul Tayr)

Gizli arayış başlıyor:

Bütün kuşlar bir araya gelip: “Bu zamanda hiçbir ülke padişahsız değildir, bundan böyle bizim de padişahsız kalmamamız lazım” derler. bir araya gelmiş yüzlerce kuş kendilerini yönetecek ve aynı zamanda himayesine alacak yöneticiyi aramaktadırlar tıpkı insanlar gibi.

Tam bu sırada hüthüt gelip kendisinin Süleyman’ın (a.s) habercisi ve mahremi olduğunu söyler ve devam eder:

Sizin zaten bir padişahınız var ama haberiniz yok. O bize bizden daha yakın ama biz ondan uzağız. Daima padişah odur adı Simurg’tur. Binlerce nur ve zulmet perdeleri ardındadır, gelin onu arayıp bulalım.

Kuşların her biri amaca giden yolun bu kadar keskin olmasının etkisindendir muhakkak, bin bir türlü mazeret uydurur, kararsızlıklarını sergilerler. Ama hüthüt bıkmadan usanmadan anlatır bu yolu.

Vadiler geçiliyor:

Kuşlar hüthütü rehber kabul edip yola koyulurlar yol çetindir, aşılması gereken yedi vadi vardır. Bunlar:

Bu vadileri duyan kuşlardan yine itirazlar yükselir ancak hüthüt yine bıkmadan usanmadan anlatır hepsini ikna eder. Bu vadiler aşılırken bazı kuşlar ölür, bazıları geri döner, bazıları vadide kalırlar. Ancak bir kısmı yine yoluna devam eder.

Simurg’a varış:

Nihayet yüzlerce kuştan sadece otuzu tüm vadileri aşarak yolun sonuna kadar gelirler. Bu otuz kuş Simurg’un nerede olduğunu sorarlar tam bu sırada Simurg’un elçisi gelip tüm kuşların önlerine kâğıtlar bırakarak okumalarını söyler, kuşlar kâğıtları okuduklarında bu kâğıtlarda o güne kadar tüm yaptıklarının yazılı olduğunu görünce şaşırırlar.

Sonra Simurg tecelli ediyer kuşlar aradıkları Simurg’un manen kendileri olduğunu, kendilerinin de otuz kişi olduklarını görünce büsbütün hayrete düşerler.

Simurg konuşmaya başlıyor:

Siz otuz kuş olarak (Si: Farsça otuz, Murg: Kuş>Simurg: Otuz kuş) geldiniz, Simurg’u otuz kuş olarak gördünüz, daha fazla yahut eksik gelseydiniz beni o kadar görürdünüz. Burası bir aynadır.

Sonunda tüm kuşlar Simurg’da fani oluyor, hepsi ayrı ayrı kuş olduklarını unutup Simurg da birleşiyorlar. Artık ne yol kalıyor, ne yolcu, ne de kılavuz.

***

Görülen ve görünmeyen dostlar Simurg’un anlamını sormuşlar, Simurg kendilerinde olduğu halde. İzaha hacet yok çünkü:

Ne söylesen bil ki o değildir, o zaman hiçbir şey söyleme…

Demiş Feridüddin-i Attar. Simurg’u anlatırken.

Gelecek Hafta:

Simurg destanı yahut Mantık-ul Tayr kitabı gizli bir demokrasi manifestosu muydu?

Mantık-ul Tayr ve benzeri eserlerin özünde ne vardır?